Yılmaz: Süratli ve kararlı adımlar atılmalı

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, "Makroekonomik istikrarı başarıyla sürdürseniz bile, arz yönlü reformlara yönelik süratli ve kararlı adımlar atmaya ihtiyacımız var" dedi.

Yılmaz: Süratli ve kararlı adımlar atılmalı
Yılmaz: Süratli ve kararlı adımlar atılmalı
GİRİŞ 05.12.2013 12:26 GÜNCELLEME 05.12.2013 12:26

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) tarafından "Güvenli Yapı ve Kentsel Dönüşüm" temasıyla düzenlenen "5. Uluslararası İnşaatta Kalite Zirvesi"nde konuşan Yılmaz, küresel ekonomik krizle mücadele süreciyle ilgili kısa bir değerlendirme yaparak, "Hep birlikte takip ediyoruz; dünya ekonomisi, küresel kriz sonrasında temel sorunlarından henüz kurtulabilmiş değil. Kasım ayı sonunda, bir IMF Konferansı'nda, ABD eski Maliye Bakanı Sayın Larry Summers'in belirttiği üzere, kriz 'bitinceye kadar bitmiş olmayacak' gibi görünüyor" dedi.

Summers'in yakında zamanda yaptığı bir konuşmasında "yüzyıllık durgunluk' ile karşı karşıya olduğumuzu ifade ettiğini söyleyeyn Yılmaz, "Bu değerlendirme aslında, geçtiğimiz aylarda gerçekleştirdiğimiz TÜSİAD CEO Forum konuşmacısı Robert J. Gordon'un, başta ABD olmak üzere gelişmiş ekonomilerde büyümenin derin yapısal engelleri olduğu tespitiyle de örtüşüyor" dedi.

Yılmaz, konuşmasında dünya imalatına ilişkin bir analize göre küresel anlamda imalat sanayi üretiminde bir genişlemeden söz etmek mümkünse de, verilerin, genişlemenin dünya genelinde kaynağının ticaret değil, iç talep olduğunu gösterdiğine dikkati çekti.

Yılmaz, "Dünya çapında 'satın alma yöneticileri endeksi' raporlarına dayalı bu çalışma, ayrıca, ihracat yerine iç talebe dayalı üretim artışının, genişleyici para politikalarını daha da riskli hale getirdiğini işaret ediyor. Bu tabloyu, Türkiye açısından okursak şunu söylemek mümkün. Dünya ekonomisine bakarak dış talepten büyümeye önemli bir katkı beklemek mümkün değil. İç talebe yönelik atılacak adımlarda da cari işlemler sorunuyla bağlantılı olarak sınıra gelinmiş durumda" şeklinde konuştu.

Muharrem Yılmaz, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla, makroekonomik istikrarı başarıyla sürdürseniz bile, arz yönlü reformlara yönelik süratli ve kararlı adımlar atmaya ihtiyacımız var. Bu tespit hem gelişen piyasalar için, hem de gelişmiş ekonomiler için geçerli. Nitekim, geçtiğimiz günlerde çok geniş katılımla gerçekleştirilen 3. Sanayi Şurası çalışmalarında da, bu anlayışın belirginleştiği görülmüştür. İnşaat sektörü, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, arz yönlü büyümenin, yani sürdürülebilir üretimin önemli halkalarından birini oluşturmaktadır. İnşaat sektörüne son dönemlerdeki bakışımız önemli ölçüde değişmiştir. Geçmişte düşük verimlilik ve yarattığı büyük istihdam olanaklarıyla özdeşleşmiş olan inşaat sektörü, kentleşme ve kentsel dönüşüm, inovasyon kapasitesi, enerji verimliliği, bölgesel kalkınma ve yeşil büyüme kavramlarıyla, 21. yüzyılda sürdürülebilir kalkınmanın önemli bir halkası haline dönüşmüştür."

Türkiye topraklarının yüzde 92'sinin birinci ve ikinci derece deprem bölgesinde olduğu, nüfusunun yüzde 95'inin deprem tehlikesi altında yaşadığı Türkiye'de, çarpık kentleşme ve afetlere karşı bugüne kadar geliştirilen politikaların, mevzuat çalışmaları ve gerçekleştirilen uygulamaların yetersiz kaldığın belirten Yılmaz, "Ülkemizdeki mevcut yapıları incelediğimizde büyük bir kısmının yetersiz bir mevzuatla inşa edildiğini ve dolayısıyla dayanıksız ve sağlıksız olduğunu görüyoruz" dedi.

Binaların depreme dayanıklı olarak yenilenmesi veya inşası için bütüncül çözümler geliştirilmesinin, ülkemizin ve inşaat sektörünün en öncelikli gündem maddelerinden biri olması gerektiğini söyleyen Yılmaz, "Kuşkusuz, kentsel dönüşüm kapsamında afet riski altındaki binaların iyileştirilmesi, tasfiyesi ve yenilenmesine ilişkin düzenlemeleri önemli buluyoruz. Ancak sürece, sadece deprem odaklı yaklaşmak mümkün değildir; kentsel dönüşüm kapsamında yürütülen çalışmalarda binaların sürdürülebilirlik ilkelerine uygun olarak tasarlanması, daha güvenli binalara kavuşmanın yanı sıra, daha kullanışlı, daha verimli ve çevreyle dost şehirlerde yaşamamızı sağlayacaktır" ifadelerini kullandı.

TÜSİAD Başkanı Yılmaz, "Kentsel dönüşüm projelerinin bölgenin dokusuna zarar vermeden, kentin tarihi, sosyo-ekonomik ve kültürel yapısıyla uyumlu olarak gerçekleştirilmesinin gerekliliğine de özellikle vurgu yapmak istiyorum" dedi.

- "2050'de kentleşme oranı yüzde 85'e ulaşacak"

Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de kentleşme oranının her geçen gün artığını belirten Yılmaz, "Ülkemiz nüfusunun yaklaşık yüzde 75'i şehirlerde yaşıyor. Tahminler, nüfus artışı ve köyden kente göçün de etkisiyle kentleşme oranının 2050 yılında yüzde 85'e ulaşacağı yönünde... Bugün dünyada üretilen enerjinin yüzde 40'ı, suyun yüzde 17'si ve ormanların yüzde 25'i binalar tarafından tüketilmekte" dedi.

TÜSİAD'ın Vizyon 2050 Türkiye Raporu'nda da şehirleşme başlığı altında ekolojik şehir ve akıllı şehir kavramlarının ele alındığını belirten Yılmaz, "Sürdürülebilir şehirler için en temel gereklilik çevre dostu, enerji verimli ve kullanışlı sürdürülebilir binalar, diğer bir deyişle yeşil binalardır. Bununla birlikte, yapı kültürümüzün geliştirilmesi ve insanımızın hak ettiği güvenli yapılarda yaşayabilmesi sürdürülebilir bir sistemin oluşturulabilmesi yolundaki diğer önemli adımlardır" dedi.

Yılmaz, şöyle devam etti:

"TÜSİAD olarak sektöre, sürdürülebilirlik perspektifinden bakılmasının önemli olduğunu düşünüyor ve çalışmalarımız kapsamında bu konuyu bilhassa ele alıyoruz. Nitekim, geçen yıl gerçekleştirilen İMSAD 4. Kalite Zirvesi'nde de İMSAD, Ulusal Nanoteknoloji Girişimi (UNG) ve TÜSİAD işbirliğinde hazırlanan, 'İnşaat Sektöründe Sürdürülebilirlik, Yeşil Binalar ve Nanoteknoloji' raporumuzu kamuoyu ile paylaştık. Bu raporumuzda inşaat sektörünün geleceğini belirleyecek olan temel eğilimler ve stratejiler irdelenmiş, bu eğilimlerden en önemlisi olan sürdürülebilir binaların tasarımı üzerinde durulmuştur. Bunun yanı sıra, sürdürülebilir bir inşaat sektörü için nanoteknolojinin inşaat sektöründe kullanımı ve yarattığı yüksek katma değer dolayısıyla, sektöre atılması gereken adımlar ve izlenmesi gereken stratejiler bakımından yol gösterilmiştir."

AB'nin sanayi politikasına yeni yaklaşımına de değinen TÜSİAD Başkanı Yılmaz, "Hem rekabetçi olup hem de sürdürülebilirlik koşulları altında çalışmak istiyorsanız, inovasyon kabiliyetinizin yüksek, iş gücünüzün nitelikli olması gerekiyor. Dolayısıyla, sanayi politikasına yönelik desteklerin de inovasyona ve nitelikli işgücüne odaklanması bekleniyor. Nitekim, Avrupa Birliği'nin inşaat sektörü özelinde yaptığı rekabet gücü çalışmalarında da bu iki unsur öne çıkıyor" ifadelerini kullandı.

KAYNAK: AA