COVID-19'un Türkiye gayrimenkul pazarına etkileri ne oldu?
Dünyanın önde gelen ticari gayrimenkul danışmanlık şirketlerinden Cushman & Wakefield, tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgınının Türkiye Gayrimenkul pazarı üzerindeki etkilerini raporladı. İşte raporda yer alan o değerlendirmeler...
Cushman-Wakefield tarafından Covid-19 Türkiye Gayrimenkul Pazarına Etkileri raporu yayınlandı. 27 Nisan haftasına ilişkin veriler için raporda, normalleşmeye başlama sürecinde AVM'lerin kademeli olarak açılmasının planlanmasıyla, ziyaretçi sayısı ve cirolarda toparlanmanın nispeten yavaş olacağı beklentisi, perakendeciler tarafından kirasız dönem ve ortak giderlerin bir kısmının alınmamasına yönelik uygulamaların uzatılması yönündeki taleplerin artmasını sağladı.
Türkiye, COVID-19 pandemisinde kritik haftalarda olmayı sürdürürken vaka sayısı düşüş eğiliminde olup, ülkede koronavirüste yeni bir dalga beklenmediği belirtiliyor.
‘‘Yeni normal’’ koşullarına geçiş sürecinde çoğu alışveriş merkezinin, bayram tatilinin başlangıcını da kapsaması adına Mayıs ayının ortasından itibaren kademeli olarak yeniden açılması gündeme gelip, planlamalar yapılmaktadır. Öte yandan, alışveriş merkezlerinin tekrar çalışır hale gelmesinden sonra; ziyaretçi sayısı ve cirolarda toparlanmanın nispeten yavaş olacağı beklentisi, perakendeciler tarafından kirasız dönem ve ortak giderlerin bir kısmının alınmamasına yönelik uygulamaların uzatılması yönündeki taleplerin artmasına sebep olmuştur.
Çalışma alanlarının sosyal mesafe prensiplerine uyum sağlaması gerekliliği, beraberinde yeni iş yeri stratejilerini oluşturacağı gibi uzun vadede ofislere olan talebin de itici gücü haline gelecek. Ofislere dönüş süreci; iş yerlerinde, uzaktan çalışmada ve işe gidip gelme sürecinde sağlık ve güvelik konularına dayalı bütünsel bir yaklaşım gerektiriyor. Bu yaklaşımı benimseyen kuruluşlar, böylece çalışanlarına daha rahat ve daha hızlı bir geri dönüş yapabilecekler.
Tedarik zincirlerinde COVID-19 salgınının başlangıcından itibaren önemli ölçüde aksama kaydedilmiştir. Sonuç olarak; coğrafya yani kısmi olarak üretimin ülke içine taşınması ve Sanayi 4.0’ın benimsendiği teknoloji, üretimde ve dağıtımda oluşacak eksiklerin azaltılması adına daha çevik bir küresel üretim stratejisinin temellerini atacak. Türkiye’nin, stratejik konumu ve güçlü iş gücü göz önüne alındığında, uzun vadede fayda sağlaması öngörülmekte. Bu bağlamda, Sanayi 4.0’ın adaptasyonu yönünde baskıların artması bu eğilimin daha da hızlanmasına sebep olacak. Bununla birlikte, sosyal mesafenin kısa ve orta vadede üretim ve dağıtım tesislerinde de ele alınması, yer gereksinimleri üzerinde etkili olacaktır ki, online satışlarda kaydedilen ivmenin kısa vadede depo talebine olan artışı sağladığı görülmüştür. Lojistik 4.0 ise, üretim, dağıtım ve sanayi alanı için talep yaratma konusunda kapsayıcı bir tema haline geliyor.
COVID-19 pandemisinin turizm sektörü üzerinde yarattığı etki diğer birçok sektöre kıyasla daha fazla olmuştur. Geniş çaplı seyahat kısıtlamaları, önemli ölçüde doluluk oranlarında beraberinde de gelirlerde düşüşe neden oldu. STR tarafından elde edilen verilere göre, Türkiye’nin otel dolulukları Mart 2020’de bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 55,2 düşüşle, yüzde 28,6 olarak kaydedilirken, İstanbul’un otel doluluk oranları aynı dönemde bir önceki yıla göre yüzde 59,8 azalma göstererek yüzde 29 olarak kaydedildi. Oxford Economics’in tahminlerine göre Türkiye, 2020 yılında gelen ziyaretçi sayısındaki beklenen azalma oranlarında, seçilen Avrupa ülkeleri arasında yüzde 34 düşüş ile en az etkilenecek ülkelerden biri olacak. Otel pazarındaki genel etkilenmenin üçüncü çeyrekte de hissedileceği tahmin edilirken, seyahat kısıtlamalarında gelecek rahatlama ile birlikte yılın son çeyreğinden itibaren belli bir miktarda toparlanma yaşanacak.